Neresinden başlayıp anlatsam bilmiyorum. Aslında öyle çok birşey olduğu da yok ya, belki de o yüzden kararsız kalıyorum. Gördüğünüz gibi yazının tepesinde bir fotoğraf yok, bu da benim makinedeki fotoğrafları bilgisayara aktaramadığımın bir göstergesi. Her ne kadar resepsiyonistimiz verdiği sözü tutup bana data kablosu getirse de, bilgisayara bağladığımda, bilgisayar bir tepki vermemeyi tercih etti, etsin bakalım. Artık en olmadı İstanbul'a dönünce paylaşırım sizinle fotoğrafları.
Otelimiz pek bir aile gibi şerefsizim. Dün kahvaltıya inmeyince direkt aradılar resepsiyondan, ne oldu Selamon Bey iyi misiniz diye. Dedim iyiyim ya, yatıyorum öyle, merak etmeyin. Bu akşam da bir önceki yazıda bahsettiğim pek sevimli yaşlı çiftimiz sordu akşam yemeğinde, nerelerdesin sen evladım göremiyoruz yüzünü diye. Otel ahalisi bir sevdi beni anlıyacağınız, sebebini ben de çözemedim.
Malum, bölge insanlarıyla haşır neşir oluyorum. Maksat bilgi filan edinmek. Onlar da sağolsunlar muhabbetli insanlar çıktılar. Salı gecesi Hakil Abi'nin yerine gittim, başka bir abimiz oturuyordu. Karanlıkta seçemedim, "Hakil Abi?" dedim, dedi "Hakil Abi yattı, buyur niye sormuştun Hakil Abi'yi" cevabını aldım. Dedim maksat muhabbet sohbet, dedi gel beraber edelim muhabbetimizi sohbetimizi. Bir kadeh rakı da ikram etti. Başladık Mustafa Abi'yle sohbete. Mustafa Abi bi dünya, sabahtan beri içiyormuş. Hayatımın en ilginç içme alışkanlığını gördüm lan, adam sek rakıyla soğuk neskafe içiyordu. Şaşkınlıklar içinde kaldım. Kadehimi bitirince dedim kalkayım, dedi otur ben şu rakıyı bitireyim beraber kalkarız. Dedim hadi bakalım. Fakat Mustafa Abi rakıyı bitirince uçtu lan. Dedi beni yukarı bırakır mısın motorla? Dedim abi ben motor kullanmayı bilmem, dedi buraya nasıl geldin, dedim abi otel yakın yürüdüm geldim, inanmadı, peki kardeşim öyle olsun filan dedi. Adam şizofrene bağladı lan. O da öyle bir anı oldu bize.
Dün 3 gibi bir daha uğradım Hakil Abi'ye. 3 kişi oturuyorlarda. Mapus diye değişik bir tavla oynuyorlardı. Çok ilginç birşeydi de, öğrenmeye kasmadım ne yalan söyleyim. Ankaralı olup oraya yerleşen başka bir abiyle filan da tanıştım. Tam emekli mekanı lan bura. Arada orkinos teknelerindeki balıkçılarla da tanışma fırsatım oldu nihayet. Güzel insanlarmış hepsi. Çoğu İstanbullu çıktı beklemediğim şekilde.
Bugün de uyudum anasını satıyım akşama kadar. Akşam yemeğinde anca çıktım odadan. Bir yemek, üstüne klasik akşam rakısı. Burda öyle bir adetim oldu. Her akşam yemeğinin üzerine biraz karpuzla bir duble akşam rakısı atıyorum. Çok on numara oluyor. Torosların, yaylaların arasında kaldığı için belde, sıcak çok rahatsız edici boyutlara çıkmıyor. Keyifli oluyor havuz başında yemek üstüne karpuz rakı.
İşte efendim öyle böyle derken devriliyor Antalya'da günler. Ayrılık vakti hafiften yaklaşıyor. Yaklaşsın tabi. Burdan kalkıcam daha Fethiye'ye filan gidicem. İyi geçiyor vaktim. Öyle bir bilgilendireyim dedim. Hani kimi bilgilendiriyorum, kim bunları niye okuyor onu da bilmiyorum ama, yazmayı seviyorum. E siz de okumayı seviyorsanız ne alâ. Kaçıyorum efendim şimdilik, TRT'de Mısır İtalya maçı başlıycak 10 dakikaya kadar. Onu izlerim oturup vuvuzella sesleri arasında. Hadi gideyim artık, öperim annem hepinizi. Hoşçakalın.
Merhaba oğlum,
YanıtlaSilkaradeniz ve marmarada balık avı sezonu bitince bu bölgelerde balıkçılıkla uğraşan tekneler senenin son avı olan ORKİNOS balığını avlamak için Akdenizin batısına yanı şu an senin bulunduğun yere kalkıp gelirler. Çünki bu bölgede bulunan KIBRIS kanalı Orkinosların göç yollarının üzerinde olması yumurtalarınında bu bölgeye bırakmalarının sonucunda diğer balıkçılarıda buraya çekmektedir. İşte bulunduğun yerde tanıştığın balıkçıların İstanbullu olma nedeni budur.
Mapus diğer adıyla Hapis arap kökenli bir tavla oyunu olup zevklidir. Burada pul kırmadan çok diğer oyuncunun pullarının hareket etmemesi yani kaçmaması için pul bloke edilir. Güzel satranç tadında oynanan bir oyundur.
sanıyorum gittiğin bölgedeki sıcak ortam seni etkilemiş.Herhalde kafanda emeklilikde oraya oraya yerleşmek gibi bir fikir oluşuyor herhalde...
sevgimle kal benim canım oğlum
baban
Ya ama ben çok duygulanıyorum Şafak amcanın yorumlarını okuyunca lan!!
YanıtlaSilmerhaba Entel ama dantel olmayan delikanlı. Elbette biz baba oğul yazışmalarımız sizi duygulandırıyordur. Ama ben de sizin bir babanız sayılırım. Ba ba illaki biyolojik olmak zorunda değildir.
YanıtlaSilGörüş ve önerilerim hepiniz içindir.
sevgimle kalın
genç, çağdaş ve geleç için ihtiyaç duyduğumuz atatürk gençliği