24 Mayıs 2009 Pazar

Bilgisayar oyunları kafası


Efendim aslında başlıktan da belli olabileceği gibi, bu yazıda biraz bilgisayar oyunlarıyla olan ilişkimden bahsedesim var fakat, girizgahta bir hayli konu dışı yazıcam, ahanda yazıyorum. Öncelikle şunu söyleyeyim, manita mevzusu konusunda kimseden yorum gelmemesi şaşırtıcı geldi bana. Birazda insanların bu konudaki görüşlerini merak ediyordum, konuyu bloga taşıma sebeplerimden biri de buydu. -Ulan o değilde yazıya büyük bir hevesle girdik, annem telefon etti, adsl bozulmuş, teknik desteği aramış, evdeki bilgisayarla yapıyor birşeyler adsl teknik desteğin yönlendirmesiyle ama, hadi bakalım, inşallah sağlam çıkar alet. Onu da geçtim, yazı kontrasyonum pek fena dağıldı- Fakat anlaşılan pek üzerine görüş bildirilesi bulunmadı konu. Dert değil pek tabii.

Onun dışında biraz da şenlik kafalarından bahsedesim var. Perşembe akşamından beri ilk defa ayığım, madem ayığım o zaman blog yazayım dedim. Perşembe Okan Üniversitesi'nin şenliğine gittik, Nil vardı. Fenaydı. Nil iyiydi de, şenlik leşti. İnsan sayısı az, olan insanın kalitesi yüksek değil filan, tekrardan Sabancı'da okuduğuma mutlu oldum. Ha tabi bi de Okan'ın içeriye biletsiz almayız demesi ama 50 metre ilerdeki tellerden okula pek rahat girilebilmesi. Bütün güvenlik ekibinin festival sebebiyle telleri melleri bırakıp konser alanında olması filan, Okan güvenlik stratejilerini bir gözden geçirsin. Cuma ve cumartesi ise bizim şenlik vardı. Cuma kafa o kadar güzeldiki Özgün konserinde dahi hayvanlarcasına kopmanın hazzını yaşadım. Zaten kayış bir yerden sonra öyle bir koptuki, black-out gecenin uzunca bir kısmı. Neyse, cumartesi ise heyecana devam. Cumartesi Jukebox, Hande Yener, Duman ve Mirkelam vardı. Hande Yener'de sike sürülecek ses olmadığı bir kez daha kanıtlanmış oldu. Jukebox ve Mirkelam pek eğlendirdi, Duman ise kendini pek geliştirmiş, son albümden çaldıkları parçaların müzikaliteleri pek iyiydi. Takdir ettim. Ayrıca sahneleri özlemişim, onu da fark ettim. Kaan'ın Seattle kafaları. Neyse, sabah 6da uyumak suretiyle işin cumartesi gününü de aradan çıkardık. Pazarı da cumartesiden geçen tedarikle atlattık, ahanda işte şu anki kafamla blogu döşüyorum.


Şenlik kafaları böyleydi, şimdi geri dönelim bilgisayar oyunları mevzusuna. Malum bilgisayar oyunları filan burdan bahsettiğim birşey olmadı hiç. Fakat bugün bir arkadaşın gazıyla Braid ve Grim Fandango'ya sardımki, müzikte olduğum gibi oyun deryasında da feci oldschool olduğumu kendime yeniden kanıtlamış oldum. Braid yeni bir oyun. İnanılmaz başarılı bir arcade. Şuraya tıklayıp deneme sürümünü indirip bir oynamanızı tavsiye ederim, fakat sanırım DirectX 9 yüklemeniz lazım. Yeni sürümler mevcut olsa da DirectX 9'un yüklenmesi gerekiyormuş bilgisayara.



Yukarıdaki video ise kendisinin trailerı, hikayenin muhteşemliği hakkında pek ipucu vermese de, en azından oyun hakkında önemli bir tat bırakıyor damakta. Oyunu buraya taşımamın diğer sebepleri ise son dönemde gördüğüm en yenilikçi oyun olmasının yanı sıra, inanılmaz keyifli çizimleri. Simple is the best mevzusunun muhteşem kullanımı. Zira oldschool olduğuma da ordan kanaat getirdim. Sene olmuş 2009, hala Baldur's Gate, hala Diablo, hala Grim Fandango, hala Half-Life. Sıkılmıyorum da.

Yeni oyunlara girişemiyor olmamın sebebi gerçi bir yerde donanım yetersizliği tabii. Fakat yeni oyun oynayasım olsa sıkı bir tasarrufla alınmıycak şey değil yeni bir bilgisayar. Bizim 4-5 yıllık kerata gayet iş görüyor hala. Neyse efendim, asıl bir de kendimi bir türlü anlamadığım şey, misal, Grim Fandango örneğinden gidelim. Oyun esnasında inanılmaz eğleniyorum fakat, oyunu açma konusunda acaip sürüncemede kalıyorum sürekli. Resmen oyun oynamaya dahi üşeniyorum. Aynı şey sinema filmleri için de oluyor. Tembelliğimin film izleyemez, oyun oynayamaz seviyeye gelmesine sanırım sinirlenmeye başladımki bunları yazıyorum. E tabi adventure oyunlarının ekstra yoruculuğu ve hatta Fandango evreninin ağır sürrealliği de buna etken tabii ama, ne bileyim, bana irdelenmesi gereken birşey gibi geliyor bu oyun oynamaya dahi üşenme durumum. Eh oturup kendi kendime konuşup oda arkadaşımın "deli mi lan bu" diye bana bakmasına sebep olmaktansa, dedim bloga yazayım, hem de şenliğin şunun bunun ardından bir yazı girmiş olup yeniden blog kafalarına koşturalım istedim. Koşturdum, mutluyum. Kalın sağlıcakla.

6 yorum:

  1. Hah ben de oyun arıyordum, iyi oldu. Dur bak şimdi bulamadım da bir oyun göndereyim ben de sana. Seversin sanırım.
    Of bir de şu kelime doğrulama şeysini kaldırsanız efenim?

    YanıtlaSil
  2. Braid'de, Grim Fandango'da epik oyunlar. İkisini de şiddetle oynamanı tavsiye ederim, senin tavsiyeni de merakla beklerim. Zira garip bir şekilde kız kısmısı pek ilgilenmiyor bilgisayar oyunlarıyla, haliyle insan ilgilenen buldu mu merak ediyor acep neyle ilgileniyor diye...

    Onay kodu şeysi ise, vallahi kaldırayım, sen de haklısın tabi ama, kim bilir nerden kaldırılıyordur o. Arayıp bulmak lazım. Tembel bir insanım ben, üşenirim. Ha dersenki bak çok kolay şurdan iki tık, işte o zaman tıklarım, herkes mutlu olur, rahat olur.

    YanıtlaSil
  3. Tabiiki
    Ayarlar--> Yorumlar --> Yorumlar için kelime doğrulama gösterilsin mi? --> Hayır
    Bu kadar =)
    Ama bulamadım ben oyunu. Yani Gugıl'a binbir acayip şey yazdım ama yine de bulamadım. Ajan ayılar vardı, psikopat. Böyle çok sinir bozucu ama eğlenceli bir şeydi.
    Ha ama nasıl oyun seviyorsun dersen, God of War candır derim mesela. Hoho İstanbul Kıyamet Vaktine sarmıştım bi ara =) Sims hiç oynamadım. Pesle de işim olmaz. O ayılar da güzeldi be..

    YanıtlaSil
  4. Siz istediniz biz yaptık efendim, yalnız spammerlar basarsa blogumu bir kapınızı tıklatırım, kelime doğrulamasını tekrar kurabilir miyim diye... Hatta şu template anketi bitsin, bir de yeni ankete gireyim, yorumlar ufak popup pencerede mi açılsın, yoksa olduğu gibi mi kalsın diye...

    Ben oyunlar konusunda bir yere kadar bilgiliyim, eski oyun olsun, konuşurum bol bol. Ya da işte böyle Braid gibin retro kafaları olsun, o zaman da konuşurum. Fakat yenileri pek bilmiyorum. Oyun sektörüne en yeni girşim, geçenlerde satın aldığım ikinci el bir PSP. Onda da PES'i bir bırakabilirsem God of War'a giricem inşallah..

    Kıyamet Vakti leşti lan, iki gün oynuyayım dedim, iki gün bile dayanamadım. Türklerle bu işler olmuyo be. Gerçi yavurla da olmuyo ama en azından yavurun RP yapan adama az biraz saygısı oluyo. Ah be, neydi o UO günleri, dertlendim lan yine.

    Casus ayıları ben bir de bizim oyunseverlere sorarım, bilirler onlar. Bilmezlerse de artık buluruz bir şekilde, ne şekilde orasını ben de bilmem... Ama casus ayı fikri iyiymiş. Fox Kids'te -sonradan Jetix oldu- Spy Dogs diye çizgi film vardı, ben ona hastaydım misal.

    YanıtlaSil
  5. Bılogırın kendine has çok acayip yöntemleri var spamler için. Nasıl, bilmiyorum. Pop up iyidir. Temayı değiştirebilirsin bence ama sakın koyu bişiyler yapma. Casus ayıları bulucam. Psp varsa kesinlikle god of war oynamalısın. İKV'ye laf yok, Eminönü'nde kapışırız. Eminönü.. Aaa farkettin mi Eminönü.. Çok acayip. Eminönü'nde mi, Eminönü'de mi?
    Eveeet Ceren'in uyku vakti gelmiş anlaşılan. Kafaları fazla yakmadan kaçalım. Sağlıcakla kalın efem.

    YanıtlaSil
  6. O asıl Zeytinburnu'da çok fena oluyor. Fakat gördüğün gibi Zeytinburnu'nda değil, Zeytinburnu'da. Niye öyle? Çünkü artık iki kelime birleşmiş ve yepiyeni bir anlama sahip, cillop gibi bir kelime oluşturmuş. Eminönü'de aynı mevzu. Üşenmesem internetten de araştırır detalı olarak dökerdim buraya, allahtan üşengeç bir insanım da, o kadar sıkıcı olmuyorum.

    Hoşçakalın sevgili Zeytinbunulular ve Emiönülüler, iyi uykular Cerenler.

    YanıtlaSil

yor beni, yorumla beni