
Lan noluyo amına koyim? Dün Sabancı'nın ateşli gecelerini terk edip eve kesin dönüş yaptım. Gerçi iki hafta sonra tekrar Sabancı'dayım ama neyse konu bu değil. Merdivenlerden çıktım, çantayı filan odaya bıraktım, annem içerden bağırmaya başladı "oğul koş koş Tayyip yine coştu". Anam noluyo anasını satıyım diyip hemen salona koştum, mısır patlatıp izlemeye başladık başbakanı. Evet bizim evde böyledir, bizim evde Tayyip mısır patlatılarak izlenilir, filmden daha eğlenceli adam.
Neyse efendim baktık Tayyip coştu gidiyor, Peres'e giydirdikçe giydiriyor, yok efendim siz katilsiniz demeler, yok yaşlısın ama sesin çok yüksek çıkıyor hep suçluluk psikolojisi bunlar lafları filan. Güldüm ben bol bol kendisine. Daha bir kaç hafta önce Brüksel'de bir basın toplantısında yaptıklarıyla zaten kendisi diplomasiden bir haber olduğunu göstermişti bizlere, dünde tüyünü dikte işte. Bu arada Tayyip'ten Brüksel kafası için tık bana tıkla bana.
Devam edelim efendim. Şimdi bendeniz nacizhane siyaset bilimi okuyan bir vatandaşım. Bize burada öğretiyorlar işte, yok efendim diplomasi bir dildir, uluslararası ilişkilerin kendi öz teorileri vardır, ulus ulusa değmeden dil öğrenilmez filan. Tamam bu sonuncusunu söylemiyorlar ama, siz mantığı kaptınız. Uluslararası temansta bulunurken Kasımpaşalı dilini bir kenara bırakmak lazım işte. Ha ne yaptı Tayyip Davos'ta, gitti Peres'in ağzına ağzına Kasımpaşa kafası vurdu. Ha diyeceksiniz oh iyi oldu. Olur mu lan? Olmadı tabi.
Şimdi şöyleki, bu çıkış bildiğin hamasi bir çıkıştır, sinir yönetimi konusunda bariz problemlenleri olduğu belli olan RTE, "ananı da al git" kafasını Davos'a taşımıştır. Bu kafalar bu ülkeye itibar kazandırmaz efendim, mahallenin delisi rolünü yükler sadece. Tayyip'im pek bir afillim aslında çok doğru birşey söylemeye çalışmıştır, Filistin halkının katledilmesine karşı durmak istemiştir, zira bizim kızdığımız bu değil. Peres'in orada tabiri caizse itin götüne sokulması gerekir. Fakat o iş bu şekilde yapılmaz, yapılamaz efendim. Başbakan doğru şey nasıl yanlış söylenirin örnekli şekilli eğitimini vermiştir efendim.
Ha gelin birde üslubu boşverip içeriğe değinelim. Ey başbakan sorarım sana, sen orada Peres'e katil derken, sen orada Peres'e çocuk öldürmeyi seversiniz derken, çıkıp biri sana sorsa, o katiller ülkenizdeki eğitim uçuşlarıyla eğitiliyor, o katillerin elindeki silahı sizin ülkeniz satıyor dese, o zaman ne diyecen be Kasımpaşalı'm eli maşalım? Zira daha ertesi günü beklemeden, akşamından sabahına 12 saat bile geçmemişken direkt Peres'i arayıp özür dilemeler filan. Yapma be paşam, yapma be anam, yandan çarklılığının açık göstergesi değil midir bu hareketler?
Efendim İsrail'e karşı durmak demek, Davoslar'a gidip boş boş konuşmakla, "ananı da al git" kafasına sarınmakla olmuyor be. İptal et o anlaşmaları, iptal et eğitim uçularını öyle gel, alkışlamayan en adi. Fakat işte lafla peynir gemisi yürümüyor. Bakıyorsunuz Venezüella'ya, adamlar saldırıların ertesi günü İsrail büyük elçisini "persona non grata"* ilan etti. Sen yapabiliyor musun böyle? Yok yapamıyorsun. O zaman bırak oralarda laga luga konuşmayı, çıkma memleketten, bizi daha fazla rezil etme Tayyip. Hadi öptüm.
*persona non grata: latince temelli bir terim efendim bu. istenmeyen kişi anlamına geliyor. diyelim x memleketi y memleketiyle kapıştı, genelde x memleketi hemen y memleketinin büyük elçisini "persona non grata" ilan eder. Fenadır, mümkün olan en hızlı şekilde x ülkesini terk etmesi gerekir y büyük elçisinin. bu harekete karşı hamle olarak y ülkesi de hemen x ülkesinin bir adamını persona non grata ilan eder filan, böyle mahalle kavgası gibi bişey. Memlekette ajan filan yakalarlarsa bu ajanı da bu terimden ilan ederler bu arada, illaha öyle savaştır anlaşmazlıktır durumu olmasına da gerek yok yani.