26 Temmuz 2009 Pazar

Beni de al Tayyip!




Zaman ne çabuk akıp geçiyor... Bu bloga ilk yazımı girdiğim 26 Ocak 2009'dan beri tam altı ay geçmiş. Zaman bu, tutamıyorsun tabi. Hatta Met Üst'ün muhteşem şekilde tanımladığı gibi: Zaman; o çooğaldıkça, biz azalıyoruz.

Ocak ayının sonlarına doğru blogosfere el attığım o ilk dönmde, Tayyip temalı bir çok yazı yazmışım. İyiki de yazmışım. Çok seviyorum Tayyipli yazılarımı. Zira adam komik bir adam. Haliyle kendisinin bahsi blogta geçince, ister istemez blog da bir şekilde komik oluyor. Fakat uzun zamandır Tayyipli bir yazı yoktu blogta. Oysaki kendisi hakkında yazmayı da gayet istiyordum. E peki niye yoktu Tayyipli yazı? Çok mu korkmuştum kendisinden? Yoksa faşizan baskılarla halkın üzerine çullanan kolluk kuvvetlerinden mi tırsmıştım? Elbette hayır. Sonuçta demirden korksak, trene binmeyiz! Bir şekilde başka konular, Tayyip'in bana verdiği malzemelerden daha keyifli gelmişti. Yani diğer bir değişle, tamamen sikimin keyfi öyle istemişti. Fakat yaşanan şu son olaylar, Tayyip'in yeniden buralarda yer edinmesi gerekliliğini karşı konulmaz seviyelere getirdi.

Gündemi takip ediyorsanız, Tayyip'imin Unirock'ta gördüğü gençler için yaptığı yorumlardan haberiniz vardır. Unutmuş olabilieceğinizi var sayarak, buyurun yeniden hatırlayalım sevgili prime ministerımız ne demiş; “Dün o dediğim tesisleri denetlemeye giderken orada maalesef gençliğimizin bir bölümünün halini gördük, gerçekten üzüntü vericiydi”. Asıl konuya geçmeden önce, o denetlemeye gittiği tesislerden bahsedeyim biraz. O tesislerki kentsel dönüşümün nasıl bir rant kapısı olduğunun, bu rantın kazanımında proleterlerin, halkın hiç düşünülmediğinin bariz kanıtı olan "Kongre Vadisi"dir. Bu konuya burada fazla değinmenin bir manası yok, kimsenin birşeyleri benden öğrenmek istediğini sanmıyorum, ancak sizden rica ediyorum, bu konuyu bir araştırın. "Abi öyle deme, sanat manat, bak bir sürü tesis yapılıyor, destekliyorum ben o projeyi" kafasındaysanız da, bir zahmet beni uğraştırmadan kendinizi en yakınınızdakine siktirip gidin bu blogtan.

Dönelim asıl mevzuya. Tayyip'in ettiği laf, beyfendinin kafayı düşününce aslında çok da garip gelmiyor. E çıkıp bize "horned hand" yaparak selam verecek hali yoktu. Fakat "horned hand" yapanı gözaltına aldıracağını, inanın ben dahi beklemiyordum. Ha "mosh" yapmadılar, bildiğin nah çektiler diyen de var, çeker arkadaşım. Bir insan birine nah çekti diye 20 saat göz altına alınır mı lan?

Göz altına alınan arkadaşlardan iki tanesinin olayla ilgili yorumları Ekşisözlük'te mevcut. Buraya kopi/peyst etmektense link vermenin daha mantıklı olacağını düşünüyorum. Buyrun, yorumların bulunduğu sayfaya gider. 31. ve 42. giriler gözaltına alınan arkadaşların olayla ilgili yorumlarıdır. 47. giri ise olayla ilgili olarak Cumhuriyet'te çıkan haberdir.

Efendim görebileceğiniz üzere, başbakanı kızdıracak birşey yaptıysanız, ister yasa dışı olsun, ister yasal, polisle başınızın belaya girmesi kaçınılmazdır. Polis devlet olmanın, faşistliğin ve hatta orospuçocukluğunun bu kaddar ayyuka çıktığı bir anda, yok başbakan onu demiş, yok bunu demiş, tartışmak manasızdır. O sözler üzerinde tartışılırken, bu gözaltı olayı arada kaynayıp gidebilirdi. Yapmamak lazım. Tayyip'imin enfes gündem saptırma manevralarına kanmamak lazım. Zaten Sam Dunn "Metal: A Headbanger's Journey" adlı enfes yapıtında metal ruhunu anlamayanlara tokat gibi cevabı yapıştırmıştı*. Asıl üzerinde durmamız gereken, insanın kendini ifadesine karşı gösterilen bu haysiyetsiz ve şerefsiz tutumdur.

Bu tutum elbetteki sadece burada vuku bulmadı. Az çok olayları takip edenler, başbakana ters bir söz söylemenin ne kadar zor olduğunun, onun beğenmediği birşey yapmanın ne kadar çaba gerektirdiğinin zaten farkındadır. Tutup da size kronolojik bir döküm yapmıycam. Buna enerjim yok. Ufak bir Google aramasıyla bunlara zaten rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Fakat, son yaşanan bu olay, işin ne kadar aymaz boyutlara ulaştığının açık kanıtıdır. Tayyip'in değiştiğini, liberalleştiğini, çok muhteşemleştiğini söyleyip duran o köşebazların dahi ucundan tutup da halka yutturamıyacağı bir boyuttadır. Yapılan bu hareket, gösterilen bu tutum, halkın iyiden iyiye gözüne sokulmalıdır! Görüldüğü üzere olay, sadece Tayyip'e karşı siyaset üretmek değildir. Bu ülkede acı çekmeniz için, Tayyip'in istediğinin dışında bir yaşam stiliniz olması yeterlidir.

Eh, bu durumda sayın prime ministera söylencek söz bellidir. Ya da durun, ben söylemeyeyim, Bloodhaund Gang söylesin, siz de dinleyin: Bunr mother fucker, burn!

*"Metali ya hissedersiniz ya etmezsiniz. Metal size o herşeye baskın gelecek gücü vermiyorsa, tüylerinizi diken diken etmiyorsa, siz bunu asla anlamayacaksanız demektir. Ama biliyor musunuz, anlamassanız anlamayın. Çevremdeki 40 bin metal tutkununa bakıyorum da... biz sizsiz de gayet güzel idare ediyoruz." (Sam Dunn - Metal: A Headbanger's Journey)

4 yorum:

  1. seninle siyasi konularda pek örtüşmüyoruz aslında ama söz konusu Tayyip olunca hep destek tam destek dostum =)

    YanıtlaSil
  2. "Ya da durun, ben söylemeyeyim, Bloodhaund Gang söylesin, siz de dinleyin: Bunr mother fucker, burn!"

    Sonunda sürekli söyleyip durduğun şarkının sahibini bulmuşsun. :)

    YanıtlaSil
  3. tayyip çok eğlenceli hakkaten ama ya. arada haberlerde konuşmalarına falan denk geliyorum evlere şenlik. cem yılmaza rakip olur bence. van minit van minit...

    YanıtlaSil
  4. tebrik ederim arkdaşım. güzel yazmışsın.

    YanıtlaSil

yor beni, yorumla beni