3 Şubat 2010 Çarşamba

Ya işte öyle...


4 ay önce Ankaragücü daha Hikmet Karaman yönetimindeyken, Galatasaray da o takımdan 3 yemişken darlanıp son yazıyı girmişim bloga. Bu sayfalarda da görülen ilk maç yazısı olmuş kendisi. Bir daha maç analizi yapar mıyım yapmaz mıyım filan derken, bir de bakmışımki ben toptan blog alemlerini bırakmışım. Ne okumak, ne yazmak.

Ha bırakıp da çok önemli bir şey mi yaptım? Bloglara harcadığım zamanı atom fiziğine filan mı yönelnedirdim? Yok canım, hem "atom fiziği de, profesörlük de yerin dibine batsın". Tabii büyük usta Kadir İnanır'a bunları söyleten motivasyon bambaşka ama, cidden de lanet olsun atom fiziğine. Mis gibi sosyal ve siyasal bilimler varken, pozitif bilimler neymiş, fizik neymiş arkadaşım? Tabii yine de herkesin tuttuğu bilim kendine, biz çok darlamayalım.

Şu 4 aylık süreçte ömrümü en çok yiyen microblogging oldu. Şu sayfalarda evire çevire günlerce anlatabileceğim konuları, twitter'ın 140 karakterlik alanlarında bir anda tükettim. Aylarca okumadığım bloglar yerine, firendfeed'deki yorumları emdim. Görülebileceği üzere sike sürülecek faydası olmayan işlerle, vaktimi heba ettim.

Arada vakit kaybı olarak görmediğim işler de yapmadım değil tabii. Şöyle bir düşünüyorum da, last.fm'de harcadığım saatler kendi içinde bir değer teşkil ediyor. Tanımadığım, bilmediğim, unuttuğum bir çok müzisyenle yeniden kucaklaştım last.fm hesabımda. İyi de oldu. Hımm, ondan başka, çıktım gezdim yine memleket sathında. Doğaya filan karıştım, o da iyiydi. Misal 2010'a girerken üşenmedim, kalktım ebesinin Kabak'ına gittim. 2 günlüğüne git-gel 24 saat yol yapmaktan hiç gocunmadan, mis gibi kafa dinleyip geri geldim. Bu gezileri hala yazıya dökesim var ama okunur mu ondan emin değilim. Yıllardır aklımda olan hayallerdendir, alternatif bir gezi kültürü dergisi yaratmak. Git okuyup, Git'e olan hayranlıkla geçen yıllırımın da sembolüdür bu hayal. Bakarsın bir gün gerçek olur, benim neye üşenip üşenmiyeceğim, belli mi olur?

Ya işte öyle... Bir maç yazısıyla bırakıp bir spor yazısıyla geri döndüğüm blogosferden uzak kaldığım 4 ayın kısa bir muhasebesini yapmak istedim. Bunların çoğu duştayken aklıma geldi. Duşta sıkıntıdan böyle şeyler geliyor aklıma. Yazının da başına oturunca, doğaçlama kabilinden hareketlerle, aklıma ne geldiyse döşendim. Döşenmeye de devam etmek niyetindeyim. Boş boş yazıladığım, saçmaladığım blog günlerim, hoş geldin canım.

5 yorum:

  1. okurum ben okurum sen yaz:)

    YanıtlaSil
  2. hoşgeldin.. Yazılarını özlemiştim goçum. Tenise yorum yapmadım. Anlamadığım bir spor dalı. Ahkamkesmem olmaz.. ama seni tekrar buralarda görmek ve yazılarını okuyarak ÖZLEM gidemek güzel..
    Tekrar hoşgeldin goçum
    sevgisiz kalma sevgili Sarp'ım
    baban...

    YanıtlaSil
  3. FF ile twitter bi kusagi zehirliordu az kalsin!

    YanıtlaSil
  4. 4 ayda formundan bişey kaybetmemişsin sevindim...

    YanıtlaSil
  5. www.traviango.com traviandan tutunda asfalt online ' a kadar birçok Amerika & Türkiye savaşına sizde tanıklık edin online oyunlarımız yabancı ve türk kapışmasıdır. En yeni güncel sadece mobil cihazlarınız için tasarlanmış filmleri ücretsiz indirin.

    YanıtlaSil

yor beni, yorumla beni