31 Ocak 2010 Pazar

16



2 haftadır uykusuz geçen gecelerimin sebebi, muhteşem "Grand Slam" Avustralya Açık Federer'in zaferiyle sona erdi. Tenisin gerçek ustasının aldığı bu muhteşem zaferin bu sayfalara taşınmaması ise beklenmezdi. Yaklaşık 4 aydır uzak kaldığım blogosfere geri dönmemi sağlayan, bana bu enerjiyi veren inanılmaz olay Federer'in kariyerindeki 16. Grand Slam şampiyonluğu oldu.

Selamon's Modern Life bu usta oyuncuyu daha önce iki kere konuk etmişti, ilk olarak Andy Roddick'le oynadığı ve kazandığı 4 saat 38 dakikalık efsanevi Grand Slam finalinin ardından, ikinci olarak da Del Potro'ya kaybettiği Amerika Açık finalinin ardından. Kazandığı ve kaybettiği oyunların ardından ortak olarak belirttiğim şey ise şuydu ki, bu oyuncuyu izlemenin büyüleyici bir zevk verdiği.

Zira Federer'in kort üstünde neler yaptığını anlamak için, sadece kariyer başarılarının listesine göz atmak bile yeterli oluyor. Peter Sampras'ın 14 zaferlik "en çok Grand Slam kazanan" oyuncu ünvanını zaten egale etmişti ve Federer bu rekoru geliştirmeye devam ediyor. Ayrıca yanılmııyorsam baba olduktan sonra bir Grand Slam finali kazanan ilk oyuncu olmayı da başardı kendisi.


Burda maçın teknik analizini yapmamın yersiz olacağına inanıyorum. Zira Federer gibi kusursuz bir oyuncuyu eleştirme başarısı gösterebilecek kadar işin ehli olduğumu düşünmüyorum. Fakat, işin ehli olan ve Eurosport'ta maçların sonunda değerlendirmelerde bulunan Matts Vilander bile, Federer'in bu kusursuz final oyunu için söyleyecek birşey bulamadı. Yine de turnuvayla ilgili teknik yazılara ve analizlere göz atkmak isteyen olursa, kaliteli yayınları kadar web sitesiyle de beni sevindiren Eurosport'a göz atabilirler. Maçlarla ilgili değerlendirmeler, turnuva istatistikleri, turnuvadan haberler v.b doneler orada bulunabilir.

Federir'in yaşadığı 15 Grand Slam şampiyonluğunun ardından, her şeyi başarmış bir sporcu olarak kazanmaya nasıl motive olacağı çok konuşuluyordu. 2010 sezonu öncesi yaptığı açıklamalarda, tıpkı hiç Grand Slam kazanmamış bir oyuncu kadar istekli olduğunu söylemişti. Haliyle buna inanmak biraz güçtü fakat, Federer'in sezonun açılış turnuvasında gösterdiği bu üstün performans, söylediklerinde ne kadar ciddi olduğunu gösterdi. Finale gelene kadar Hewitt, Davydenko, Tsonga gibi çok önemli isimleri mağlup eden inanılmaz oyuncu, finalde de Murray'e set vermeden kupayı kazanma başarısını gösterdi.


Murray her ne kadar finalde set alamasa da, bu yazıda kendisine yer bulmayı hak edecek enfes bir Grand Slam performansı gösterdi. 22 yaşındaki genç oyuncu, turnuva boyunca oynadığı maçlarla sadece sıradan izleyicilerin değil, otoritelerin de büyük beğenisini kazandı. Zira final seromonisinde kendisi için söylenen "bugünün finalde kaybeden ismiydi ama, belki de yarının adamı olacak" cümlesi, kendisini anlatmak için oldukça önemliydi. 1987 doğumlu bu oyuncunun iki Grand Slam oynama başarısını göstermesi, küçümsenmemeli.

Federer – Murray finaliyle birlikte iki haftalık bir tenis resitali ne yazık ki sona erdi. 2010'a bu kadar keyifli başlamamızı sağlayan, 2 hafta boyunca dünyanın en önemli nesnesini tenis topu olarak algılatan turnuva, tüm zamanların en iyisi Federer'in 16. galibiyete ulaşmasıyla bitti. Benim de yine bir spor yazısıyla 4 Ekim 2009'da başlattığım blogosfer hasretim ise sona erdi. Geri dönüş yazımı böyle bir efsaneye adamak, benim için büyük bir şerefti.


Kariyerinin 16. Grand Slam zaferi, 2010 Avustralya Açık Tek Erkekler Şampiyonluğu için,

TEBRİKLER FEDERER!

1 yorum:

  1. www.traviango.com traviandan tutunda asfalt online ' a kadar birçok Amerika & Türkiye savaşına sizde tanıklık edin online oyunlarımız yabancı ve türk kapışmasıdır. En yeni güncel sadece mobil cihazlarınız için tasarlanmış filmleri ücretsiz indirin.

    YanıtlaSil

yor beni, yorumla beni