24 Eylül 2009 Perşembe

Tespit yapıyorum....


Daha önce bir yerlerde mizahçılara büyük saygım olduğundan bahsetmiştim. Onun sebepleri biraz uzun. İşin içersine toplumu politikleştirmeleri, sessizliği bozmaları, kimi yerde muhalefetin tek unsuru olmaları gibi bir çok şey giriyor. Bambaşka bir yazıya konu olur. Hatta yazının başlığı da "Mizah ve Muhalefet" olur. Hatta bundan güzel akademik makale de olur, aklımda bulunsun.

Aslında aklımda bunlar yoktu yazıya başlarken ama, mizah ve mizahçı dedikten sonra bir değinme gereği hissettim. Yazıyı mizahçılarla asıl bağlayacağım nokta, mizahçıların müthiş tespit yeteneği ile ilgiliydi. Hayatta görüp ayrıntı diye geçtiğimiz şeyleri, onların kaleminden ve görüşlerinden okuduğumuzda, taklalar atarak gülüyoruz ya yeri geliyor, işte o yer geldi mi çok güzel oluyor. Mizahçının ustalığı da orda ortaya çıkıyor. Misal Umut Sarıkaya yardırıyor bu tespit espirileri konusunda. Bir çok karikatür albümü çıkmışken Sarıkaya'nın böyle bir çalışması olmaması üzücü. Oysa alınıp baş köşeye konulası.

Neyse efendim, bu mizaha ve mizahçıya övgü tandanslı girişimizin ardından, gelelim yazıya başlık olan mevzuya. Bu sefer tespiti ben yapıyorum. Yıllarımı harcadığım minibüslerde, kimi zaman kabus, kimi zaman rüya gibi olan ön tarafta oturma mevzusunu irdeliyorum. Böyle bir irdelemeyi okuyup okumak istemediğinizden de emin olmadığım için, girişi böyle uzattıkça uzatıyorum. Artık okursanız ekime, okumazsanız siz bilirsiniz.

Öncelikle, minibüste ön taraf olarak tabir ettiğimiz yeri tanımlayalım. Bu yer şoför yanındaki ön koltuktan, ön koltuğun hemen yanındaki motorun üzerinde bulunan bölgeden ve şoförün hemen arkasındaki kimi minibüslerde ikili, kimilerinde üçlü olan koltuktan oluşmakta. Bu oturma yerlerini iyiden kötüye sıralarsak, ön koltuk, ikili koltuk ve motor üstü olarak sıralamamız mümkün. Bu üçlü arasındaki zayıf halka ise, şoförün arkasında bulunan koltuk.

Şoförün hemen arkasında bulunan ikili koltuk karaktersiz bir yer efendim. Eğerki bu koltuğun cama yakın tarafına oturmayı başarmışsanız, pek problemli olmayan bir yolculuk sizi bekler. Para uzatma işi genellikle sağ tarafınızda olan garibana kalacağı için, kafayı cama yaslayıp yolu izleye izleye bütün yolculuğu tamamlayabilirsiniz. Hele bir de kulağınızda kulaklık, elinizde kitap varsa, kimse sizi para uzatmak için dürtmez. Tek kötü yanı, minibüsteki sülün gibi manitaları, Adonis gibi oğlanları kesememenizdir.

Fakat cam kenarında değil de, koridordaysanız, sıçtınız efendim. Herşeyden önce minibüse binen yaşlı teyzeye yer verme konusundaki en uygun 2 koltuktan birisiniz. Eğer kapının hemen karşısındaki ikili koltukta orta yaş ve üstüne mensup kimseler varsa, teyze muhtemelen sizi darlayacaktır. Yani bu noktaya oturduysanız, yeriniz garanti değildir. Arka koltuklardan uzatılan paralar da genellikle size ulaşır. Bir arkaya dönüp bir şöföre seslenmekten, muavinlik skilleriniz gelişir. Zaten her an kalkmaya hazır olduğunuz bu noktanın cehennemliğini sizinle paylaşacak ve hatta acınızı kat be kat azaltacak tek bir insan vardır; motorun üzerindeki bölmede oturan insan!

Motorun üzerindeki bölmede oturan insan kalenderdir. Motorun üzerindeki bölmede oturan insan, kıymet bilendir, acılara katlanabilendir, bambaşka biridir. Herşeyden önce bilinmesi gereken şudur, o bölgenin asıl sahibi orada oturan kişi değildir. Orada oturan kişi paraların toplandığı o garip kabın oturduğu evde misafirdir. Ev sahibi ise şoförün kendisidir. Minibüs ağzına kadar dolduğunda, ev sahibi, kiracısına eve bir kişi daha alacağını belirtir ve arkaya dönerek gözüne kestirdiği zavallıya "bilader gel şöyle otur" der. Hık mık edemezsiniz, emir büyük yerden gelmiştir, götünüzün asla sığmıyacağını bildiğiniz o küçük kısma gider götünüzü koyarsınız. Çile başlamıştır. Zaten ağzına kadar dolu olan minibüsle yüz yüze kalmanız yetmiyormuş gibi, bir de titremeye başlarsınız. Motordan gelen titreşimler, size stabil bir oturma pozisyonu yakalama izni vermez. Öne doğru kaymaya başlarsınız. Kaymamak için bacağınızla bir açı yakalar ve karşı kuvvet uygularsınız. Bu noktada oturmanın tek faydası, bu işlem sırasında kazandığınız bacak kaslarıdır. Yolcuyla yüz yüze olmak, sizi otomatikman muavin konumuna dönüştürür. Şoförün arkasındaki ikili koltuğun sağ tarafında oturan şahsın pis pis size sırıttığını görürsünüz. Zar zor oturduğunuz o bölgede, bir de para alış verişini yönetirsiniz. Hele bir de çantanız varsa, kelimenin tam anlamıyla sıçtınız sevgili okur. Zira o çanta size kabus olur. Tutmaya çalışırsınız, tutmazsınız, bacağınızla sıkıştırmak istersiniz, bacak zaten başka bir görevde olduğu için beceremezsiniz. O çanta uygun bir anı bulur ve yuvarlanır gider, acıklı gözlerle ardından bakakalırsınız.

Tabii her zaman bu kadar şansız olmak zorunda da değilsiniz, iyi bir çocuk olursanız, bir gün şoförün yanındaki ön koltukta bile oturabilirsiniz. Hele bir de müzik çalarınız varsa, kendinizi tüm minibüsten soyutlayabilirsiniz. Minibüsün kapıları bir sis perdesini aralıyormuşçacına açılır, hızlı adımlarla boş olduğunu daha binmeden gördüğünüz ön koltuğa yönelirsiniz, "bir Kadıköy" der parayı uzatır ve tekrar kulaklıklarınızı takarsınız. İşte o an adeta taksideymişçesine, adeta kendi arabanızdaymışçasına rahat bir yolculuğa başlamışsınızdır. Tek riskli yanı, kimi zaman şoförün geyiğe kesmek istemesidir. Müzik çalar bu noktada kurtarıcı rolü oynar, kulaklıklarınızı parayı uzattıktan hemen sonra geri takarsanız, kurtarırsınız. Kulaklık filan dinlemeyen şoför abiler için ise, ekstra olarak kitap kullanılmalıdır. Bu ikiliyi efektif kullanmayı öğrendiğinizde, araba almak yerine minibüs ön koltuğu satın almayı dahi düşünebilirsiniz.

Minibüslerin ön bölgeleri, sihirli yerlerdir. Hayatın acı ve tatlı yanlarını size aynı anda sunarlar. Onlardan öğreneceğiniz çok şey vardır. Onlar sayesinde hayata daha güçlü bakar, zorlukları daha kolay aşarsınız. Böylesine güçlü bir karakteri elde edebilmek için, minibüs kullanmak şarttır. Toplu taşıma candır, kullanılmalı ve kullandırtılmalıdır.

4 yorum:

  1. Hayata asılmak, türkü tadında yaşayabilmek hayatında gerçeklerini görmek gerekir.Yine şanslı sayılırsın.Hindistan, Çin gibi yerlerde yaşayan kişilerin toplu taşıma araçlarına binerken çektikleri çileleri zaman zaman Tv den yada Youtobe de dönen videolardan izliyorsundur.
    Yaşamın mozaiğidir bunlar. Sonlarken bir münibüs edebiyatıyla ( yazısıyla ) bitireceğim. Sevgimle kal oğlum. Baban
    minübüs yazısı ise..... Evlenip balayına gideceğime; Bekar kalır alayına giderim....

    YanıtlaSil
  2. Sonunda "bireysel araç kullanımına hayır, yaşasın toplu taşıma" gizli mesajımı da çaktırmadan veririm diyorsun. artist
    Ha ben oraya çektim, o ayrı mevzu.

    YanıtlaSil
  3. Mesajın boşa gitmediğini görmek güzel tabi.

    YanıtlaSil
  4. www.traviango.com traviandan tutunda asfalt online ' a kadar birçok Amerika & Türkiye savaşına sizde tanıklık edin online oyunlarımız yabancı ve türk kapışmasıdır. En yeni güncel sadece mobil cihazlarınız için tasarlanmış filmleri ücretsiz indirin.

    YanıtlaSil

yor beni, yorumla beni